top of page
a6d2c1_60657b1a22d742f49db166ca71d6ced0~mv2.avif

A drawing Küntay made when he was only six years old.”

Doodlism Manifestosu

Benim Hikayem

 

Hepimiz belli genetik kodlarla doğuyoruz. Hayatın bize dayattığı ortak bir rota var: okula git, mezun ol, işe gir, evlen, düzenini kur… Çoğu insan bu patikayı takip eder. Ama bazıları –biz– bu genellemelerin dışında kalır. Başarısız damgası yeriz, uyumsuz görülürüz. Toplum için “öteki” oluruz; lakaplar takılır, kategorilere sıkıştırılırız.

Ben de bu kategorilerin içinde büyüdüm. “Yaramaz”, “anlamaz”, “hata yapan”… Hep biraz dışarıda, hep biraz eksik görülen bir çocuktum. Eğitim hayatım boyunca başarısız sayıldım. Başardığım alanlar vardı ama bunlar toplumun gözünde “başarı” olarak bile görülmezdi. Mesela Türkiye’de beden eğitimi ve resim dersinde iyi olmak kimsenin umurunda değildir. Ama benim için o dersler nefes almaktı.

Sistem bana hiçbir zaman gerçekten ne istediğimi sormadan, seçeneklerimi kısıtlayarak lise yıllarımı tamamlattı. O dönemde farkında olmadığım bir yeteneğim vardı: resim çizmek. Bu benim için bir yetenekten çok içsel bir dürtüydü. Küçük yaşlarda psikologların söylediği “dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite” meselesi vardı; ilaç tercih meselesiydi ama ben beynimde yolunda gitmeyen şeyleri yıllarca öteledim. O ötelemenin içinde kendime ait bir alan doğdu: durduramadığım bir resim yapma isteği.

Bu resimler beni anlatıyordu. Kafamın içindeki karmaşayı, özgürlüğü, hataya yer olmayan ama hatadan korkulmayan o dünyayı… Herhangi bir akıma bağlı değildi; tamamen içimden geliyordu. Bu yüzden, zamanla ona “Doodlism” dedim. Çünkü “doodle” kelimesinin kökü karalamaya dayanıyor ve ben bu karalamaları bir sanata, bir anlatıma dönüştürüyordum. Sonra bu tarzı insanlarla paylaştım, workshoplar yaptım, başkalarının da kendi içinden çizmesini sağladım. Böylece bu şey –benim içimde doğmuş olan bu ifade biçimi– bir akıma dönüştü.

Bu manifestoyu yazma nedenim çok basit: Yıllar sonra çizimlerimi Instagram’da paylaştığımda, çoğu kişi bunu daha önce görmediğini söyledi. Bu yüzden kendi hikayemi, kendi adlandırmamı, kendi yolculuğumu paylaşmak istedim. Ve bu dürtüye bir isim koydum.Yukarıdaki resim, çocukken çizdiğim bir çalışma. Atölyemde hâlâ duruyor, mürekkebi kurumuş, uçmaya hazır gibi… Bana şunu hatırlatıyor: Herkes farklıdır ve herkes kendi olması için içinden geleni yapmalıdır.

Artık resimlerim hakkında ne düşündüğünüz çok da umurumda değil. Çünkü ben sevdiğim şeyi yapıyorum.

Sevgiler

bottom of page